29 Mayıs 2013 Çarşamba

Dokuz on beş…


Eksik bıraktıkların var hayatta, mesela lokmaların yarım. Hani belki yarım kalmış cümlelerin var. Yutkunamayanların coğrafyasında. Eksik kalmışlar var ceplerinde. Ceplerinde kıyıda köşede kalanlardan öğrenmişsin yaşamayı.

Aza kanaat edip fazlasını düş bahçelerinde sevmişsin…

Yaşamayı öğrenmek. Oysa sende bende biliyoruz ki öğrenemedin o gavur enciği şeyi öğrenmeyi bir türlü. Zehir ettiğin bir hayatın orta yerinde geriye dönüp bakakalıyorsun, geçen takvimsel zaman dilimlerine. Oysa ceplerinde çocukluk düşlerinden kalma izler var; koparıp cebine attığın kabukları buluyorsun. Hayat kabuklar coğrafyası tıpkı üzerinde yaşarmış gibi yaptığın Dünya gibi. Dünya gibi yaşlısın bir kelebeğin yaşam döngüsünde. Çift okeye dönerken okeylerin elinde patlaması gibi bir burukluk içindeki.

Yutkunuyorsun, boğazında kalıyor bir şeyler, oysa kanınla yazardın duvarlara düşlerini. Şimdi tek bir masa etrafında huysuz düşler departmanında vasıflı vasıfsız işler müdürüsün. Sen kendinden, düşlerinden uzakta, hayat sana dokuz on beş mesafelerde.